Tümü

    Gözpınar Köyünden Amerika’ya

    ‘Kenan ya da Kevın yani ben, 1981 yılında Tokat Niksar’ın Gözpınar köyünde Ayten ve Salih Demir’in oğlu olarak dünyaya geldim’

    Kevın’ın hayatını anlattığı ‘Çırak’ın giriş cümlesi herhangi bir çocuğun hayat hikayesi olabilirdi pekala. Ancak onu farklı kılan, karşısına çıkan şansları değerlendirmesi ve kendi tabiri ile hayatın cilvesi.

    Bakalım röportajı okuyunca siz de bu cilvenin ışıltısına inanamayanlardan mı olacaksınız?

    DOĞUŞTAN SÜNNETLİ BİRİSİ OLARAK ŞANSLI OLDUĞUMA İNANIYORUM

    12 yaşında Ataköy’de aile bütçesine katkıda bulunmak için bakkal çıraklığı yapan Kenan Demir, nasıl oluyor da, Efes Pilsen Basketbol Takımı’nın oyun kurucusu ünlü basketbolcu Amerikalı Chris Corchiani’nin oğlu Kevın’a dönüşüyor? Sizce bu kader mi? Tesadüf mü? Doğuştan şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

     Öncelikle Tokat’dan İstanbul’a yerleşen ailemin maddi durumları kötü olduğu için ben ortaokuldan ayrılıp aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmaya başladım.

    Bir gün yeni işimde kendi halimde büfenin önünü süpürürken Amerika’dan Efes Pilsene transfer olan Chris Corchiani büfeye geldi. Ailesine ve kendisine yardımda bulunacak bir arkadaş arıyor gibiydi. Ben de insanca davranıp onunla tanıştım ve elimden geldiği kadar yardımda bulunmaya başladım.

    Karşılaşmamız bir tesadüf değildi bence. Kendi kaderimizi belirlediğimize inanan bir insan olarak bunun bir kader anı olduğuna da inanmıyorum. Hayatımızda aldığımız kararlar kendi kararlarımızdır. Sadece benim insanca davranıp elimi uzattığım aile benim yardımlarımın karşılığını bana, ikinci bir aile olarak verdi.

    Tabi ki şu da var; doğuştan sünnetli birisi olarak şanslı olduğuma inanıyorum. Ne yazık ki, üzerime büyük bir yük de biniyor. Bu şanslı doğuşa layık bir şekilde yaşamak zorundayım ve bunun dürüst olup her zaman ihtiyacı olanlara yardım eli uzatmak ile olacağına inanıyorum.

    “ YA YAY OLACAKSIN, YA DA OK ”

    Türkiye’deki aileniz ile, yurtdışında geçirdiğiniz yıllar içerisinde hiç bağınızı koparmamanız, sizin vefalı bir evlat olduğunuzu gösteriyor. İki ailenizin de hakkınızdaki düşüncelerini öğrenebilir miyiz? Size sonuna kadar güvenmelerini neye borçlusunuz?

     Bence, onlara layık bir evlat olarak yaşamam, iki ailemin de bana sonuna kadar güvenmelerini sağladı.Hiç bir zaman yaşadığım hayat ve bana sunulan yaşam koşullarından şikayetçi olmadım. Her zaman iki ailemin de bana ihtiyacı olduğu zaman yanlarında dimdik direk gibi durdum. Bir atasözü vardır “ ya yay olacaksın, ya da ok ”. Ben her zaman “ok” olmayı tercih ettim. İki annem de beni çok seviyor. Onlara en yakın çocuklarının ben olduğuma inanıyorum.

    ÖNEMLİ OLAN HER ŞARTTA MUTLULUĞU YAKALAMAK

    Sizin kadar şanslı olmayan ve geçmişte ailenizin de içinde bulunduğu zor şartlarda yaşamını sürdüren çocuklar için vereceğiniz öğütler muhakkak vardır. Neler söylemek istersiniz onlara?

    Hayatta birçok insan farklı koşullar altında yaşıyor. En güzeli,her şart altında da mutluluğu yakalamak. Ben köy hayatımda ve İstanbul’da yaşadığım ortamda, hiç bir zaman neden ben böyleyim demedim. Hep çalıştım ve her zaman dürüst, yardımsever ve disiplinli bir hayat yaşadım. Ben, çocuklarımızın üretici olmalarını ve büyüklerini dinlemelerini tavsiye ediyorum.

    KENAN PRODUCTİONS İKİNCİ SİNEMA FİLMİNİN ÇEKİMLERİNE EYLÜL AYINDA BAŞLIYOR

    Kenan Productions isimli şirketinizle ‘Meleğin Sırları’ filminin prodüksiyonunu yaptınız. Bu filmde Hollywood filmlerinde gördüğümüz Amerikanın parlak yüzü değil de olumsuz yanları anlatılıyor. Siz Amerika’ya geldiğinizde bu olumsuz çevreye kapılma korkusu yaşadınız mı? Yurtdışına okumaya giden gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

    Aslında hiç bir zaman olumsuz duygulara kapılmadım. Öncelikle “Meleğin Sırları” filmi tamamen gerçek bir öyküden alıntıdır. Benim bu filmi yapma nedenim ise, genç kardeşlerimizin gözlerini açmak ve her şeyin onların gördüğü gibi olmadığını göstermek idi.

    Ben kendi çevremi çok iyi seçen bir gencim. O nedenle “Meleğin Sırları”ndaki hayatın tam tersini yaşıyorum ve çok başarılı bir yoldayım şuan. Ayrıca bir insan, dostları ve çevresi ne ise o olur kesinlikle. O nedenle gençler, kendilerine arkadaş edinirken başarılı ve doğru insanlar seçmeli. Kenan Productions ikinci sinema filminin çekimlerine Eylül ayında başlıyor.

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İLE İLGİLİ ÜÇ SERİLİ BİR FİLM PROJEM VAR

    Bir röportajınızda, Türk sineması için Oscar hayalinin gerçekleşmesinin zor olmadığını ve bu heykelciği ülkemize getirebilmek için kanınızın son damlasına kadar çalışacağınızı söylüyorsunuz. Kendinize bu kadar güvenmenizin nedenlerini bize biraz anlatabilir misiniz?

     Kendime güvenim sonsuz. Çünkü, hiç bir zaman başaramamaktan korkum yok ve yenik düştüğüm konularda başkalarında suç bulmaktansa kendimi daha çok geliştiriyorum.

    Türkiye’nin Oscar alması için dünyanın izleyebileceği bir film yapması gerekiyor. Ben, bu filmi yapacağıma inanıyorum. Çünkü, bahane değil film hikayeleri ve proje üreten bir insanım. Hayal kurmak üretimin yarısıdır. Kurduğumuz hayallerde ve yapacağımız projelerde ekip çok önemlidir ve benim tercihlerim bu konularda güçlüdür. Kendimi Mustafa Kemal Atatürk’ün torunu olarak görüyorum ve ben de atam gibi dünya vatandaşı olmayı başardım. Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili üç serili bir film projem de var.

    “VAR MISIN, YOK MUSUN” YARIŞMASI TANINMAM AÇISINDAN BİR ŞANS

    Hangi rüzgar sizi Türkiye’nin şu anda en popüler yarışması olan ‘Var Mısın, Yok Musun’a savurdu? Bu yarışmada bulunma amacınızı öğrenebilir miyiz? Yarışmadan kazandığınız parayı ne yapacaksınız? Bir yere bağışlamayı düşünüyor musunuz?

     Öncelikle kendi çapımda ve bu yaşımda birçok kuruma bağışta bulunan bir insanım. Amerika’da kurulmuş olan “Türkiye’ye Köprü Vakfı” ile işbirliği yaparak Türkiye’de birçok insanın hayatına değdiğimi biliyorum. Ayrıca, sizlerin beni tanıması açısından “Var Mısın, Yok Musun” yarışması benim için bir şans. Gelecekteki hedeflerimi gerçekleştirmem için benim de genç yaşta paraya ihtiyacım var. Ben Amerikalı ailemden para almadım. Kendi kazandığım para ile hayatıma devam ediyorum. Türkiye için, “Meleğin Sırları” filmi sırasında 150 bin dolarlık bir yardım toparladık.

    TÜRKİYE’DEN AMERİKA’YA GELEN GENÇ KARDEŞLERİME ÖN AYAK OLUYORUM

    Özel hayatınızdan, şu anda ne işle meşgul olduğunuzdan venerede yaşadığınızdan bahsedebilir misiniz?

     Öncelikle Amerika’da yaşıyorum ve atletizme devam ediyorum. Türkiye’den Amerika’ya gelen genç kardeşlerime ön ayak oluyorum. Emlak ve Mortgage işleri yanı sıra sinema kariyerimi ilerletip ikinci bir kitap yazmaya başladım. Kendi hayatımı film yapmaya da kararlıyım.

    MİLLETVEKİLİ OLARAK TÜRKİYE’YE GERİ DÖNÜŞ YAPABİLİRİM

    Yazdığınız kitaptan edindiğim izlenim ile, sizin inanılmaz pozitif, yardımsever, zeki ve çok çalışkan olduğunuzu düşünüyorum. Türkiye için faydalı işlere imza atmak istediğinizi biliyorum. Gelecek planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

    Gelecekte belki milletvekili olarak Türkiye’ye geri dönüş yapabilirim. Ayrıca, kültürden ve spordan anlayan birisi olarak iki konudan da sorumlu Bakan olmak isterim. Türkiye’min bu güne kadar ismini hep iyi duyurdum ve hep böyle devam edeceğime inanıyorum.Ülkemi çok seviyorum. Ne Mutlu Türküm Diyene….

    ANNELERİM SAĞIMDAKİ VE SOLUMDAKİ MELEKLERİM

    İki ailenizle de ilişkiniz şu anda ne durumda?

     İki annemle de her gün konuşuyorum. Biri sağımdaki melek diğeri de solumdaki. Beni koruyorlar sağ olsunlar. Onların duaları ile işlerim hep yolunda. Çok sevdiğim kardeşlerim var onlar da bana aşırı derecede düşkün. Allah herkese ailemle benim aramdaki mutluluğu nasip eylesin.

    Benimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Önünüzde çok başarılı bir hayat olacağına inanıyorum.

    Rica ederim, çok teşekkür ederim. Size de sağlıklı ve cumhuriyet dolu bir yaşam diliyorum.

    RÖPORTAJ; 2 Mayıs 2009

    Yorumun benim için değerli

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.