Kadriye Koba’nın ilk kitabı “Kimse Sana Karşı Değil” Sapiens Yayınlarından 25 Ekim günü Ankara’da yapılan lansman ve imza günü ile satışa çıktı. Kitaba sapiensyayınları.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Yazar Kadriye Koba, Psikolojik Danışman, blog yazarı iki çocuk annesi ve Bursalı. “Biz Kimiz Kadınız” isimli bloğunda, kadınların kendilerini daha çok sevmelerini sağlama misyonu ile yazılarını 2014 yılından beri kaleme alıyor.
“Mutlu bir kadın eşittir, mutlu bir eş, mutlu ve sağlıklı aileler” misyonuyla, insanların hayatını kolaylaştırmak ve faydalı olmak amacıyla yazdığı yazılarını kitabına da taşımış yazarımız.
İlk günden beri blog yazılarını da severek takip ettiğim ve hayata karşı takındığı olumlu bakış açısıyla kendime yakın bulduğum Kadriye Koba ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kitabının yolu açık ve bol okurlu olsun. Yıllardır blog yazan biri olarak hayalini kurduğun kitap yazma serüveninden bize bahsedebilir misin? Nasıl kesişti yolun Sapiens Yayınları ile?
Öncelikle çok teşekkür ederim. Bu süreçte bana desteğin beni çok mutlu etti. Aslında kitabımın çıkmasında da katkın çok büyük. Geçen yıl sevgili Nuray Temizer’in imza gününe gitmemi özellikle sen istemiştin ve ben o imza gününde Sapiens Yayınları’nın sahipleri ile tanışıp sohbet etme fırsatı buldum. Sevgili Gökçe ve Semih’e taslak halinde yazılarım olduğunu ve bunları kitap haline getirmek istediğimi söyledim. Yani sen ve Nuray vesile olmasaydınız belki de daha uzun bir süre harekete geçmeyecektim. Tekrar teşekkürler her ikinize de.
Hiç kimse sana karşı değil, sadece herkes kendinden yana
YOK BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ
Kitapta 45 adet öğreti yer alıyor. Başucu kitabı olabilecek hikayeler anlatıyorsun bize. Hayatın içinden reçeteler veriyorsun, nasıl adlandırıyorsun yazdıklarını? Hedef kitlen yine kadınlar mı?
Eğitimim ve deneyimlerimin süzgecinden süzülenler diyebilirim yazdıklarım için. Kişisel gelişim tarzı kitaplar anlatmak istediklerini dolaylı yoldan anlattıklarında okurken sıkılıyordum. Bu yüzden yazılarımı gereksiz uzatmak istemedim. Anlatmak istediklerimi hayattan kesitler ve hikayelerle ve çok fazla da uzatmadan yazdım. Kadınlar tabi birinci önceliğim. Okuyan kadın arkadaşlarımdan gelen tepkiler sonucu aslında bir kez daha anladım ki kadınlar olarak aslında birbirimizden farkımız yok.
“Mükemmel Olmak Zorunda Değilsin, Kişisel Algılama Hastalığı, Evrenin Genel Müdürü, Kendimi Sevmeye Başladığımda” gibi bir kaç başlığa değinmek istedim. Aslında basit ve kolay değil mi yaşadığımız bu hayat? Biz kadınlar mı zorlaştırıyoruz yaşamayı, ayrıntılara ve insanlara takılarak?
Nasıl güzel özetledin Fatmacığım “ayrıntılara takılarak, insanlara takılarak biz kadınlar hayatı zorlaştırıyoruz kesinlikle” Özellikle kitabıma adını da veren yazım da “hiç kimse sana karşı değil, sadece herkes kendinden yana” cümlesiyle anlatmak istediğim şey kötü olarak değerlendirdiğiniz olay ve davranışları kişisel algılamayın, hiç kimse başkasını çok fazla düşünmüyor. Yani aslında özellikle biz kadınlar olarak “el alem ne der?” baskısından kurtulabilsek çok rahatlayacağız.
KONTROL TAKINTISI TÜM KADINLARDA VAR
Erkeklerin de okuması gerek bu kitabı diye düşüncesindeyim. Dışarıdan bir gözün, ilişkileri değerlendirmesi ne kadar değerli ise, kadınların yaşadığı duyguları okumaları da erkeklere ayna tutacak değil mi?
Kesinlikle. Kadınların bakış açısını anlamalarına yardımcı olacağını düşünüyorum. Gerçi biz kadınları anlamak kolay değil ama benim kitabım gibi kitaplar yol gösterici olabilir.
Biz kadınlar gerçekten de “Evrenin Genel Müdürü” olarak görme eğilimde miyiz kendimizi? Bu bir psikolojik sorun mu, ne yapmalıyız atlatmak için bu hali?
Çok fazla şeyden kendimizi sorumlu tutuyoruz ve bazen gereksiz sorumluluklar alıyoruz. Bu sorumluluklar da çok yıpratıcı oluyor. Biraz kontrol takıntısı bütün kadınlarda var. Bazılarımızda çok fazla var. Her şeyi kontrol edemeyiz öncelikle bunu kabul etmeliyiz. Bazı yapmamız gereken şeyler için kendimize “zorunda mıyım, kontrol takıntımdan dolayı mı böyle düşünüyorum?” diye sormak farkındalığımızı zamanla arttırır. Belki de annemizden öyle gördük, devam ettiriyoruz ya da çocuklarımız olduktan sonra özellikle onların her şeyini bilmek ve kontrol etmek istiyoruz ama ne onlara ne de kendimize iyilik yapmıyoruz böyle davranarak. Bu konu çok uzun bir sonraki kitapta anlatayım.
KENDİNİ SEV, GÜCÜNÜ HATIRLA
“İyi insanlar cennete gider değil, iyi insanlar nereye giderse orası cennet olur” Osho’nun bu felsefesinden de bahsediliyor kitapta. Okurlara vermek istediğin mesajlardan kısaca bahsedebilir misin?
“Temel mesajım kendini sev. Kendini tanı, geliştir ve şefkatli davran kendine. Çünkü kendini sevmeyen kimseyi sevemiyor. Şikayet etme değiştirmek için çabala ve bunu yaparken seni eleştirenlere aldırma. Gerçek gücünü hatırla”. Sen dünyaya nasıl bakarsan dünyada sana öyle bakar diyorum.
Kadınların kız çocuklarının peri masallarıyla uyutulmaması gerektiğini düşünenlerdenim ben de. Güler Sabancı’nın sözüne de yer veriyorsun “Pamuk Prensesin uyanmak için prense değil, eğitime ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı var” Kitabında buna benzer bir çok güzel düşünce ve örnek hikaye anlatılıyor. Kız çocuklarına ve annelerine özellikle vermek istediğin mesaj nedir?
“Sen kızsın yapamazsın demelerine izin vermeyin. Tek sınır zihninizde. Sen kızsın istersen her şeyi yaparsın” demek istiyorum. Başka kadınlara da destek olun demek istiyorum. Kendi ayakları üzerinde durabilen kadın güçlüdür ve kendi gücünü keşfet diyorum.
GEÇİNMEYE GÖNLÜN OLSUN
Kitap Lansmanında eşinin sana desteği, gururu ve sevgisi gözlerinden ve davranışlarından okunuyordu. (Maşallah diyeyim) Tüm ilişkilerin inişleri ve çıkışları vardır elbette ki. Mutlu ve huzurlu bir aile olabilmek için en önemli ve hassas nokta nedir sence?
Saygı bence ve geçinmeye gönlü olmak. Geçinmeye gönlünüz olursa her sorunun üstesinden geliyorsunuz. Sevgi de olmazsa olmaz. İlişkiler zamanla dengesini buluyor birbirimize şans vermeliyiz ilişkilerimizde. Her sorun yaşandığında çözümsüzlüğe değil çözüme odaklanmak. Ben hep derim hayattan ne istiyorsanız önce siz vermelisiniz.
BLOG YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM
Blog yazarlığı yazarlığına neler kattı, blog yazarlığı ile kitap yazmak arasında nasıl farklar var? Blog yazmaya devam edecek misin?
Blog yazarak yazabildiğimi fark ettim. İnsanlarla etkileşime geçebildim ve bu beni cesaretlendirdi. Blog biraz daha günlük tarzı ama kitap daha genel. Blog yazarak çok güzel, insanlar tanıdım, senin gibi. Yüz yüze tanışmadan ruhlarımız tanıştı ve arkadaş oldu çok sayıda blog yazarıyla mesela, en büyük artısı bu bence. Hem kitap hem de blog insanlara dokunabilmenin aracı. Kitap sadece kalıcı hale getiriyor ve elle tutabiliyorsunuz. En önemli fark bu bence. Blog eskisi kadar yazamasam da tamamen bırakmayı düşünmüyorum.
Kitabının yolu açık olsun, teşekkür ediyorum röportaj için. Hayallerinin her zaman gerçekleşmesini diliyorum. Mavianne, Biz Kimiz Kadınız Bloğunu her zaman severek takip ediyor. Kitap da çıkarsak bloglarda yazmaya her zaman devam edelim.
Ben teşekkür ederim. Ben de severek takip ediyorum Mavianne bloğunu ve kesinlikle devam edelim ve birbirimizin yazılarını hep okuyabilelim. Senin kitabını da bekliyorum.