“Sohbette Hayat Var” ve “Kahve Bahane” instagram canlı yayınları ile tanıdığım çok renkli, pozitif enerjisi instagram sayfalarından çıkıp bana ulaşan bir kadın; Jade Yeşim Günver. Onun güler yüzü, güzel enerjisi ve çalışkanlığı gıpta edilecek bir seviyede. Bir çok kadına örnek olup, ilham verdiğine eminim. Yeşim doğum gününde canlı yayın açmıştı instagramda ve ben de bağlandım elimde doğum günü mumu ile. Birlikte söndürdük ve doğum günü dileği tuttuk. O gün bu gündür aramızda bir sevgi köprüsü kuruldu adeta.
Ben de size onu daha yakından tanıtmak istedim. Onun renkli hayatını kendinden dinleyelim bakalım.
SPİKERLİK HALA DAMARLARIMDA AKIYOR
Yeşimciğim tanımaktan memnun olduğum kadınlardansın öncelikle bunu ifade etmek istiyorum. TRT spikeri olduğunu duyunca internette araştırdım ve televizyon ekranlarına ne çok yakıştığını gördüm. Neden bıraktın spikerliği, nasıl bir yolculuk seninki Ankara’dan Amerika’ya uzanan?
Öncelikle hislerimiz karşılıklı, ben de seni tanıdığıma çok memnunum. Hayata aynı bakan insanların birbirini çektiğini düşünüyorum. O yüzden bu röportaj için ben teşekkür ederim. Spikerlik mesleğine gelince, on binden fazla kişinin katıldığı bir sınavı kazanarak Ankara Radyosunda başladığım kariyerimi emekli olarak bitirdim. 2002 yılında Amerika’ya yerleşme kararı alınca istifa etmek zorunda kalmıştım ancak daha sonra muhabir olarak tekrar göreve başladım ve 2003-2006 yılları arasında TRT New York muhabiri olarak Birleşmiş Milletler de görev yaptım. İkinci evlilik, yeni bir aile, Amerika’da yeni bir hayat! Ama spikerlik hala damarlarımda akıyor olsa gerek ki biliyorsun seninle de Instagram üzerinde yaptığım yayınlar sayesinde tanıştık.
Türkiye’deki yoğun iş hayatından sonra New York’ta nasıl bir hayat bekliyordu seni? “Göçmen olmak ilk beş yıl çok zordur” diyorsun, bu zorluğun üstesinden nasıl geldin?
Türkiye’den Amerika’ya taşındığımız zaman çok kısa bir süre tam bir ev hanımı oldum. Tam zamanlı ev hanımlarına yürek dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Dünyanın en zor mesleği. Benim için aslolan üretmek sanıyorum, o sırada dönemin TRT Genel Müdürü Yücel Yener sen sakin boş durma bize haber geç demişti, gönüllü başlayan süreç kısa bir sürede yine tam zamanlı işe dönüştü. Birleşmiş Milletler ’den haber geçtiğim zamanlarda NTV Muhabiri olan o dönemde Ahmet Yeşiltepe arkadaşımın sözüdür o “Göçmenlikte ilk beş yıl çok zordur derdi, sonra ne oralı, ne de buralı olursun” aynen de öyle oldu, ilk beş yıl Türkiye’deki evimizi öylece tuttuk, düzenimizi orada da bozmadan.
HAYAT İNSANA HEM HERŞEYİ ÖĞRETİYOR HEM DE HERŞEYE ALIŞTIRIYOR
Sonra bir gün Türkiye’ye gittim ve tüm arkadaşlarımı aradım, herkes kamyon getirsin, ne istiyorsa alsın diye, bir günde evi boşalttık. Benim için ve sanıyorum tüm ailem için en zor olan sevdiklerimizden ayrılmak oldu. Çünkü aslında kimseyi geride bırakıp başka bir hayata gitmiyorsunuz. Sadece kendi düzeniniz neyi gerektiriyorsa onu yapıyorsunuz. Ama diyorum ya sevdiklerimizi geride bırakmak çok zor oldu. Sonra o özlemle yaşamayı öğrendik. En azından senede bir biz Türkiye’ye geldik, onlarda sene de bir bizi ziyaret etti. Hayat insana hem her şeyi öğretiyor, hem de her şeye alıştırıyor. Fakat bu zorluğun üzerinden nasıl geldik, işte orada ki cevap aslında bence çok önemli. Çünkü bir avuç insan birbirine kenetlenip yeni bir aile oluyorsun, iyi günde kötü günde, yokluğu da paylaşıyorsun, varlığı da. Biz hepimiz bu yeni aile için, yeni başlangıç için çok emek verdik. Şimdi 20 yıl geçmiş, geriye bakıyorum ve diyorum ki, hayat!
Amerika’da yaşamanın avantajlarından bahsetmişsin bir röportajında. “Çalışan azmeden burada emeğinin karşılığını değerini alabiliyor” diyorsun. İnsana kıymet veren, üretmenin değerini bilen bir memlekette yaşamak çok önemli tabi ki. Peki ben sana yurtdışında yaşamanın dezavantajlarını sorsam.
Amerika’da yaşamın avantajları ve dezavantajları, vallahi Fatma bu bence bir tez konusu. Yani burada ne desem mutlaka bana kızacak birileri çıkacaktır ama ben ne yaşadığımızı biliyorum. Dilersen biraz öznel gidelim. 20 yıldır Amerika’da neler yaşadım, neler yaşadık. Gerçekten insan her yerde insan. Çok güzel arkadaşlıklar, dostluklar da kurdum. Burada göçmen olan Türk arkadaşlarımızla da çok güzel gruplar kurduk. En azından aynı koşulları yaşayan bilen insanların ortak dili oldu.
TAM BİR AMERİKALI OLDUK ASLINDA SADECE ÇALIŞIYORUZ
Geçenlerde Desiree Watson diye uzun yıllar iş yaptığım sonra dost olduğumuz bir arkadaşım dedi ki, “senin kitabını yazmak istiyorum. Özellikle de ne çok değişik iş yaptın ve nasıl hepsinin üstesinden geldin.” O an düşündüm, evet ya ben bile bakınca geçmişe inanamıyorum. Sanırım hayatta kalma mücadelesi diyebiliriz. Bunun yanı sıra esas Amerika hayali, ideali eşim Cengiz’in idealiydi. Biz birazda onun kararları ile geldik. Geldik, ona inandık ve destek olduk. O da bize hem bir eşin, hem de bir babanın verebileceği en büyük desteği verdi. Merve tam olarak ergenliğin başındaydı. Şimdi evli, genç ve başarılı bir kadın. Ama neler, neler yaşadı, sen ona sor.
Ben ise şunu söyleyebilirim Merve adına, 16 yasında çalışmaya başladı ve hala ayaklarının üzerinde duruyor. Cemre ise çok küçüktü ilk yuvaya başladığı gün tek bir kelime İngilizce bilmiyordu. Şimdi 24 yasında koca bir yetişkin. Az önce dedim ya, hepimiz en sevdiklerimizden ayrılarak geldik. En zoru ise İpek’ten ayrılmaktı eşim için. Ama kız çocuğu annesinden ayıramazsınız. Sanırım en büyük dezavantajımız ondan ayrı bir hayat oldu bizler için. Onun dışında tam bir Amerikalı olduk aslında, sadece çalışıyoruz. Hayatta kalabilmek için burada başka bir şansınız yok.
KAHVE BAHANE SOHBETLERİ
Kahve Bahane Sohbetlerinde Fulin Arıkan, Elif Dağdeviren ve Evrim Bunn ile bir ekiptiniz. 2020 yılında başlattığınız instagram canlı yayınları çok keyifliydi. Tam da korona günlerinde bana bir nefes gibi gelmişti sizleri izlemek, dinlemek. Devam edecek misiniz?
Kahve Bahane Sohbetleri aslında korona günlerinin öncesinde bir projeydi. İlk olarak Fulin’e sonra da Elif’e açmıştım fikrimi. Benim niyetim, sokak sokak dolaşmak ve karşılıklı canlı yayında birbirimizi gezdirmek. Farklı kültürleri tanıtmaktı. Hatta sonrasında Evrim’de katıldı ve Almanya’dan Fulya, İngiltere’den Zeynep, İtalya’dan Ahmet bize destek verecekti. Ama korona o hale geldi ki kapı dışarı çıkamadık. Çok ama çok zevk aldık. YouTube bölümleri de oldu. Sonra biraz sokağa çıkmak ve hayata dönüş başlayınca devam ettirmek zorlaştı. Keşke devam edebilsek. Elif hala Aynur ile ayda bir devam ettiriyor. Çok da keyifli bir söyleşi. Kısmet diyelim.
PSİKOLOJİ TEMALI HER TÜRLÜ KONU BAŞLIĞIMIZ OLDU
Kız kardeşin Prof. Dr. Müge Artar ile “Sohbette Hayat Var” diyorsunuz. Nasıl bir duygu iki kardeş yayın yapmak? Sohbet konularınızı nasıl seçiyorsunuz, en ilgi çeken program konularınız hangileri oldu? Bu canlı yayınlarda unutamadığınız bir şey yaşadınız mı?
Sohbette Hayat Var! Gerçekten de hayat var. Müge alanında süper bir isim. İnan kardeşim diye demiyorum. O kadar çok danışanı var ki. Bu dönemde Ankara Üniversitesinden emekli oldu. Şimdi Kapadokya Üniversitesi bünyesinde görev yapıyor. Müthiş bir kampüs ve müthiş bir ekip. Büyük başarılara imza atacaklarına eminim. Ama sağ olsun bu yayına da zaman ayıracak. Sadece tam olarak gününü oturtmaya çalışıyoruz. Normalde iki kardeş de çok yoğun çalıştığımız için bazen sohbet etmeye fırsat bulamazdık. Bu sohbetler o yüzden çok iyi oldu.
Ayrıca biz iki kardeş çok da farklı yapılardayız. Ben aşırı duygusalım, Müge tam bir bilim kadını. Konu seçimini daha çok bir önceki yayından ve katılımcılardan çıkarmaya çalışıyoruz. Psikoloji temalı her türlü konu başlığımız oldu aslında. Sanırım #gasliğhting konuştuğumuz bölüm en çok izlenen bölüm oldu. Annemiz de babamız da rahmetli oldu, sanırım onların konusu geçtiği bölümler her ikimiz içinde çok duygusal ve zor anlar oldu ama malum ben şaklabanlığa dökünce işi Müge hemen hoca konumunda beni durdurmayı iyi biliyor. Genel anlamda ikimiz de çok keyif alıyoruz ve ben onu dinlemeye doyamıyorum. Eminim katılımcılarımız da bana hak verecektir. Müge de insani çok rahatlatan bir ses tonu var. Bir de mesleği bu.
HEP BİRLİKTE BAŞARIYI ALKIŞLAYALIM
ABD’nin Batı Virginia eyaletinde yatırım yapan Türk madencilik şirketi CS Global’ın ADO Madencilik adlı girişiminde çalışmaya başladın son aylarda değil mi? Buradaki görevinde başarılar diliyorum. Neler yapacaksın, çalışma kapsamında neler olacak?
CS Global, ADO Madencilikle 2020 Eylül’ünde başladık. Florida’da yaşayan çok sevdiğim dostlarım Ebru ve eşi Selim sayesinde oldu. Selim ile çalışıyoruz. İş bizim önümüzde gidiyor ve biz sadece çok çalışıyoruz. Gerçekten de ADO Madencilik ve Cem Sak zaten dünya genelinde çok başarılı isimler. Biz bu başarıyı Amerika’ya getirme sürecinde görev alıyoruz. Batı Virginia’da bir tesis satın alındı. Büyük planlar var. O konuda felsefem biraz iş çıksın ortaya hep birlikte başarısını alkışlayalım oldu. Ama gerçekten tüm zamanım Ado’da geçiyor.
Kızın Merve bu yaz Londra’da ve Türkiye’de yapılan iki düğünle evlendi. Tebrik ediyorum, çok mutlu olsunlar. Gözlemlediğim kadarıyla kızlarınla kız kardeş gibisin. Nasıl bir annedir, nasıl bir eştir Yeşim? Bunu bir de senden dinlemek isterim.
Öncelikle teşekkür ederim. Tüm evlatlar mutlu olsunlar, rabbim iyilerle karşılaştırsın. Merve benim ilk göz ağrım. 26 yaşında anne oldum. Cemre ile Merve’nin arası 7 yaş ama sanki o ara hızla kapandı gibi. Evet Merve ve Marc iki düğünle evlenmek durumunda kaldı. Malum Covid şartları. Marc İngiliz ve onlar da bizim gibi birbirine çok bağlı bir aile. Babaanne ve dedesi hala hayatta onlar da torunlarının mürüvvetini gördüler.
Marc babasını iki sene önce kaybetti. Lloyd ruhu şad olsun, Merve ile çok yakındı. Sonra Türkiye’de Merve’nin babası ve benim tüm aile ve de tabii kardeşi İpek. O yüzden iki düğün ama Merve’nin organizasyon becerisi ve her iki ülkede de çok başarılı organizasyon firmaları sayesinde sorunsuz ve çok güzel iki düğün oldu. Marc da bir evlat gibi. Hep dua ederdim, Allah’ım kızımı benim kadar seven biri çıksın karşısına diye. Dualarım kabul oldu.
EKMEĞİMİ TAŞTAN ÇIKARIRCASINA ÇALIŞTIM
Annelik benim için çok kutsal. Annem de öyle çok düşkün bir anneydi. Ben de öyle kızlarıma çok düşkünüm. Son yıllarda anne kim karıştırır olduk. Bazen Cemre’ye diyorum, benim kayınvalideye hiç ihtiyacım yok, sen oldukça diye. Ama işte yaş aldıkça sanıyorum, roller değişiyor. Biz anne kız ilişkimizde hem arkadaşız, hem de onlar da ben de sınırlarımızı ve saygıyı çok iyi biliriz.
Eşim ile 2001 de evlendik. Daha önce de bahsettiğim gibi bu ikimizin de ilk evliliği değil. Biz biraz da beraber büyüdük. İlk başta bize bir yıl sürmez bu evlilik diye zamanda biçtiler. Her evlilikte olduğu gibi eminim bizim de çok iniş çıkışlarımız olmuştur. Ancak her yerde yüzüne de söylerim, arkasından da Cengiz bir eşten öte bir baba oldu. Tabii ki kızların kendi babaları da hayatta. Allah ömür versin. Ama Cengiz kızları büyütürken maddi manevi o kadar çok destek oldu ki, ömrümün sonuna kadar onu sırtımda taşısam hakkını ödeyemem. Ben de ona hak ettiği bir aile hayatı yaşatmak için elimden geleni yaptım.
İlk Amerika’ya geldiğimizde ne yalan söyleyeyim, yemek yapmayı bile bilmiyordum. Malum Türkiye’de hayat daha kolaydı. Amerika’da her işinizi kendiniz görüyorsunuz. Temizliğe kadın tutmak bile bazı dönemlerde çok lüks geldi. Bir kaç soru önce verdiğim cevaplarda yazmıştım. Ekmeğimi taştan çıkarırcasına çalıştım. İş seçmedim. Ama Allah da hep gönlüme göre verdi. Bundan sonra da hayat ne kadar zor olursa olsun, pozitifte kalırsanız ve çalışırsanız karşılığını aldığınıza inanıyorum. Cengiz’in en büyük avantajı elindeki mesleği oldu. İT her zaman geçerli bir dal. Onun hikayesi ise tam bir roman, oraya hiç girmeyeyim. Koca bir şirket, ne hayallerle geldik. Amerika’dan iş alıp Türkiye’de Cengiz kendi şirketinde yaptıracaktı.
Diyorum ya gerisi roman, hem de tam bir dram.
EN ÜZGÜN ANIMDA BİLE GÜLÜYORUM, HAYATI BELKİ KANDIRIRIM DİYE
Yeşimciğim, hayata pozitif bakabilme, eğlenceli ve güler yüzlü olmanı neye borçluyuz? Bize formülünü verebilir misin?
Ah bu soru çok iyi geldi. Pozitifte kalabilmek çok zor biliyorum. Ama bir düşünün en karanlık anda bile, elinizden gelenin en iyisini yapıyorsanız, çözüm üretmek adına ve yine de bir şeyler olmuyorsa, sadece inanın daha güzel bir şeyler olacağı içindir. Bazen de en sıkıntılı, en üzgün anımda bile gülüyorum, hayatı belki kandırırım diye. Yani ben çok mu mutluyum? Şükürler olsun, bir çok insana göre evet. Nefes alıyorum, sağlığım yerinde, sevdiklerim sağlıklı, karnımız doyuyor. Tek duam bir eli ötekine muhtaç etmesin. Beni veren el olmaktan çıkarmasın. Almayı pek sevmiyorum J
İnsan seviyorum, dostlarımı hiç ihmal etmiyorum. Hayattaki en büyük zenginliğim de bu.
SİHİRLİ BİR DEĞNEĞİM OLSA, NEFRETİ VE KIZGINLIĞI BİTİRİRDİM
2022’de yapılacaklar listesi, dilekler çizelgesi hazırladın mı? Sihirli bir değneğin olsa elinde yeni yılda neler gerçekleşsin istersin?
Zor bir soru. 2022 sanırım Covid sayesinde bize hiç bir şey öğretmediyse, bir şey öğretti o da hayatta her şey geçici. Hiç bir plan, planlandığı gibi olmuyor. Daha çok günü yaşıyoruz. Ben An’ı seviyorum. An ’da kalmayı seviyorum. Mutluluk formülüm de biraz buna bağlı. İnsan her an mutlu olamaz ama mutlu anları arttırırsak ve onları birbirine bağlamayı becerebilirsek, daha çok mutlu olabiliriz. Sihirli bir değneğim olsa, nefreti ve kızgınlığı bitirirdim. Hayat zaten zor, neden birbirimiz için daha zorlaştırıyoruz. Bir bakın etrafınıza, bazen ne kadar çok konuyu komplike ediyoruz. Ego, nefret, kızgınlık, bencillik, hırs, kıskançlık olmasa dünya nasıl güzel olurdu. Çok ütopik ama ne diyelim, madem sihirli bir değnek, neden olmasın.
Sevgi dolu, umut dolu, sağlıklı bir 2022 diliyorum, sana ve tüm okuyanlara.
Mutlu yıllar diliyorum. Yeni bir yılın ilk röportajını senin gibi harika, pırıl pırıl, ilham veren bir kadınla yapmak bana mutluluk verdi. Teşekkür ediyorum.